Konya Mevlana Türbesi
Mevlana Müzesi, Konya'da bulunan, eskiden Mevlâna'nın dergâhı olan yapı kompleksinde 1926 yılından beri faaliyet gösteren müzedir. "Mevlana Türbesi" olarak da anılır.
(Yeşil Kubbe) denilen Mevlana'nın türbesi dört fil ayağı (kalın
sütun) üzerine yapılmıştır. O günden sonra yapı faaliyetler hiç
bitmemiş, 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir.
Osmanlı sultanlarının bir kısmının Mevlevi tarikatından olması Türbe'ye
özel bir önem verilmesini ve iyi korunmasını sağlamıştır.
Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek
Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye
ulaşmıştır.
Bağlı bulunduğu Kültür Bakanlığı'na en çok gelir getiren ikinci müzedir. (Birinci Topkapı Sarayı müzesi.)
Mevlana hakkında menkıbelerin anlatıldığı Ahmed Eflaki'nin kitabı "Arifler'in Menkıbeleri"nde[1]
Mevlana'nın babası için türbe yaptırmak isteyen devrin sultanına "gök
kubbeden daha görkemlisini yapamayacağınıza göre zahmet etmeyin" dediği
rivayeti yer alır. Türbe, Mevlana'nın ölümünden sonra inşa edilmiştir.
27 Şubat 2015 Cuma
26 Şubat 2015 Perşembe
Osman Gazi Türbesi
Osman Gazi Türbesi
Bursa Tophane semtinde, Park girişinin solunda, Şehitlik Anıtının yanındadır. Osman Gazi Söğüt’te öldüğü zaman babası Ertuğrul Gazi’nin türbesine gömülmüştür. Bursa’nın Türklerin eline geçişinden sonra cesedi Bursa’ya getirilerek Bizans dönemine ait Saint Elia (Gümüşlü Kümbet) Kilisesine gömülmüştür. İlk önceleri Orhan Gazi ile aynı çatı altına gömülmüşse de 1855 depreminde türbe yıkılınca 1863’de bugünkü türbeyi Sultan Abdülaziz yeniden yaptırmıştır. Türbe kapısında şair Nevres’in metnini, Hattat Mehmet Zeki Dede’nin (1821-1881) yazdığı, h.1280 (1863) tarihli onarım kitabesi vardır. Sekizgen planlı, kalın duvarlı türbenin üzeri kubbe ile örtülüdür. Kesme köfeki taşından yapılmış olan türbenin duvarları 1.20 m. kalınlığındadır. Türbenin giriş kapısı dışında her yanında yuvarlak kemerli birer pencere bulunmaktadır. Türbe içerisinde yedi önde, arkada olmak üzere on yedi sanduka bulunmaktadır. Türbenin ortasında Osman Gazi’nin pirinç parmaklıkla çevrili, son derece gösterişli sandukası vardır. Bunun dışında Sultan I.Murad’ın oğlu Savcı Bey (1362-1385), Alâaddin Paşa (ölm.1337), Osman Gazi’nin oğlu İbrahim (1317-1359), Orhan Gazi’nin eşi Asburçe Hatun ve sultanlara ait sandukalar bulunmaktadır.Yozgat Çapanoğlu Camii
Çapanoğlu Camii
Çapanoğulları önce
Divanlı köyüne oradan da şimdiki Yozgat’a gelirler. Burada bir cami
yaptırmaya karar verirler. Cami yapmak istedikleri yer sazlık, kamışlık,
bataklık bir yerdir. Bataklığı kurutmak için oraya yün ve ardıç
basarlar. Camii yapan usta temeli atıp duvarları bir miktar
yükselttikten sonra Çapanoğlu’na haber vermeden Yozgat’ı terk eder. Dört
sene Yozgat’a dönmez. Buna çok kızan Çapanoğlu, her yerde ustayı
aratır, hatta bulunduğu yerde öldürülmesini emreder.
Dört sene sonra usta kendiliğinden geri gelir. Çapanoğlu, “Ben bunu öldüreyim, bize bu kadar sahtekârlık yaptı,” der. Usta da gitmeden önce yaptırdığı duvarın yüksekliğini ölçer ve Çapanoğlu’na yükseklik hakkında bilgi verir. Çapanoğlu ustayı öldüreceği sırada usta:
“Bey, ben giderken duvar şu kadar yükseklikteydi. Bir de şimdi ölçelim, duvar aşağıya inmiştir. Bu camii ebediyen kalacağı için temeli yerleşsin diye dört sene gelmedim. Sen camiinin erken bitmesini istiyordun. Ben senin dediğin zamanda bitirseydim sağlam olmaz, yıkılırdı,” der. Usta camii yapar bitirir.
“Çapanoğlu, usta yaptığı caminin benzerini yapmasın diye onu öldürmek ister. Bu durumu duyan ustaya ayan olur. Çırağı ile beraber minarenin tepesine çıkarak uçmaya hazırlanır. Çırak: “Keser yerde kaldı,” deyince uçamaz. Usta ise uçup gider. 163 ÇAPANOĞLU BÜYÜK CAMII
(Cumada Hızır Bulunması) Bir gün Büyük Cami inşaatına harç karan amelelerden birinin yanına aksakallı ihtiyar bir adam gelir. Camiye emeğinin geçmesi için çalışan işçiden küreği alır, bir müddet harç kardıktan sonra küreği tekrar işçiye vermek ister. İşçi küreği geri almaz ve ihtiyara: "Ben senin kim olduğunu biliyorum. Her sabah namazında bu camide olacağına söz verirsen küreği alırım. Yoksa almıyorum." der. "Her sabah namazı için söz veremem ama, her kandil ve cuma namazlarında bu camide olacağıma söz veriyorum." diyen ihtiyarın elinden işçi küreği alır. Aksakallı, fani görünüşlü Hızır oracıkta kaybolur. Halk Hızır Aleyhisselâm'ın her cuma ve kandil namazlarında Büyük Cami'de olduğuna inanmaktadır.
ÇAPANOĞLU BÜYÜK CAMİİ
(Cami Temelinin Sağlam Olması Efsanesi) Büyük Caminin temeli kazıldığında temelden su çıkar. Temele ardıç ağaçları çaprazlama atılarak temel duvarı örülür. Temel duvarının örülmesinden sonra caminin ustabaşı ortalıktan kaybolur ve cami inşaatı devam etmez. Yedi yıl sonra ustabaşı gelir caminin inşaatına devam ederek camiyi tamamlar. Niçin kaybolduğu sorulunca: "Cami temelinin yerleşip yerleşmediğini ölçtük. Böylece camiyi sağlama aldık. Bu cami duvarı kolay kolay çatlamaz." der.
Dört sene sonra usta kendiliğinden geri gelir. Çapanoğlu, “Ben bunu öldüreyim, bize bu kadar sahtekârlık yaptı,” der. Usta da gitmeden önce yaptırdığı duvarın yüksekliğini ölçer ve Çapanoğlu’na yükseklik hakkında bilgi verir. Çapanoğlu ustayı öldüreceği sırada usta:
“Bey, ben giderken duvar şu kadar yükseklikteydi. Bir de şimdi ölçelim, duvar aşağıya inmiştir. Bu camii ebediyen kalacağı için temeli yerleşsin diye dört sene gelmedim. Sen camiinin erken bitmesini istiyordun. Ben senin dediğin zamanda bitirseydim sağlam olmaz, yıkılırdı,” der. Usta camii yapar bitirir.
“Çapanoğlu, usta yaptığı caminin benzerini yapmasın diye onu öldürmek ister. Bu durumu duyan ustaya ayan olur. Çırağı ile beraber minarenin tepesine çıkarak uçmaya hazırlanır. Çırak: “Keser yerde kaldı,” deyince uçamaz. Usta ise uçup gider. 163 ÇAPANOĞLU BÜYÜK CAMII
(Cumada Hızır Bulunması) Bir gün Büyük Cami inşaatına harç karan amelelerden birinin yanına aksakallı ihtiyar bir adam gelir. Camiye emeğinin geçmesi için çalışan işçiden küreği alır, bir müddet harç kardıktan sonra küreği tekrar işçiye vermek ister. İşçi küreği geri almaz ve ihtiyara: "Ben senin kim olduğunu biliyorum. Her sabah namazında bu camide olacağına söz verirsen küreği alırım. Yoksa almıyorum." der. "Her sabah namazı için söz veremem ama, her kandil ve cuma namazlarında bu camide olacağıma söz veriyorum." diyen ihtiyarın elinden işçi küreği alır. Aksakallı, fani görünüşlü Hızır oracıkta kaybolur. Halk Hızır Aleyhisselâm'ın her cuma ve kandil namazlarında Büyük Cami'de olduğuna inanmaktadır.
ÇAPANOĞLU BÜYÜK CAMİİ
(Cami Temelinin Sağlam Olması Efsanesi) Büyük Caminin temeli kazıldığında temelden su çıkar. Temele ardıç ağaçları çaprazlama atılarak temel duvarı örülür. Temel duvarının örülmesinden sonra caminin ustabaşı ortalıktan kaybolur ve cami inşaatı devam etmez. Yedi yıl sonra ustabaşı gelir caminin inşaatına devam ederek camiyi tamamlar. Niçin kaybolduğu sorulunca: "Cami temelinin yerleşip yerleşmediğini ölçtük. Böylece camiyi sağlama aldık. Bu cami duvarı kolay kolay çatlamaz." der.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)