5 Mart 2015 Perşembe

Yunus Emre

Yaşamı4732_ynus_emre
Yunus Emre, tasavvuf şiirinin en önemli temsilcisidir. Hayatı hakkında çok az şey bilinen Yunus Emre’nin, on üçüncü yüzyılın ikinci çeyreği ile on dördüncü yüzyılın ilk çeyreğinde yaşadığı düşünülmektedir. Bazı araştırmacılar Sarıköy’ de yaşadığını, bazılarıysa Karamanlı olduğunu düşünür. Hacı Bektaş Veli’nin bir eserine dayanarak Sarıköy’de yaşadığı ihtimali daha güçlü görünmektedir. Ölümü 1320 olarak kabul edilen Yunus Emre’nin seksen iki yaşında öldüğü söylenir. Buna göre doğum tarihi de 1238 yılına denk gelmektedir. Yunus Emre’nin eserleri yaşamı hakkında bazı bilgiler içermektedir. Bütün bir Anadolu’yu dolaştığı, Mevlana’yı gördüğü eserlerinde geçen cümlelerden anlaşılmaktadır.
Sanat Yaşamı
Yunus Emre sanat yaşamında halka, halkın dili ile hitap etmiştir. Yani Türkçe’yi çok güzel kullanmıştır. Öz Türkçe ile eserler vermiştir. Bu da Yunus’un her zaman okunup anlaşılmasında önemli bir rol oynamıştır. Yunus’un şiirleri tasavvuf ağırlıklıdır. Tasavvuf; ruhunu temiz tutmak, Allah sevgisini kalbinde yaşamak, Allah’ı öylesine sevmektir ki cennet için değil, onun sevgisine erişebilmek için uğraş vermek, ömrünü bu yola adamak demektir. İşte Yunus şiirlerinde genellikle bu konuları işlemiştir. Onun hoşgörüsü de çok önemlidir. “Yaratılmışı hoş gördük, yaratandan ötürü,” diyebilecek olgunluktadır. Yunus Emre bir halk şairi değil halkın şairidir. Öylesine çok sevilmiştir ki Anadolu’nun çeşitli yerlerinde adına anıt mezarlar yaptırılmıştır. Aruz ölçüsü ile de şiirler yazmıştır ama onun en güzel şiirleri hece ölçüsü ile yazdıklarıdır. Yunus Emre’’nin “Risalettü’n- Nushiyye” ve “Divan” olmak üzere iki eseri vardır. Eserlerine başka âşıkların eserleri karıştıysa da sonradan bunlar ayıklanmıştır.

Süleyman Şah

Süleyman Şah veya Süleyman Şah Kaya Alpoğlu (1178? - 1227, Fırat), Kaya Alp'in oğlu, Ertuğrul Gazi'nin babası, Osman Gazi'nin dedesidir. Oğuzların Kayı boyundandır. Doğum yeri ve tarihi hakkında kesin bilgiler yoktur.
12. yüzyılın sonlarında doğduğu ve Kayı boyunun reisi olduğu bilinir. Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın Orta Asya’daki istilâsı üzerine, 13. yüzyılda Türkistan’dan batıya doğru göç etmeye karar vermiştir. Türkistan'dan 50.000 kişiyle Kuzey Kafkasya üzerinden Doğu Anadolu'ya gelerek, 1214'te Erzincan ve Ahlat taraflarına yerleşti. Aynı boya mensup bazı aşiretler de DiyarbakırMardin ve Urfa'ya yerleştiler.

Ölümü ve mezarı


Süleyman Şah Kayı boyu'ndan birkaç bey ile Caber'e giderken Fırat Nehri'nde boğuldu. Ölümünden sonra Caber Kalesi'nin Fırat nehri hizasındaki kuzeyde (Türkiye'ye kuş uçuşu 30 km kadar güneyde) bir kümbete defnedildi.
Mezarın bulunduğu bölge, I. Dünya Savaşı sonrasında Suriye Osmanlı Devletinden ayrılınca, Fransız Suriye Mandası sınırları içerisinde kalmıştır. Ancak Ankara Anlaşması ve Lozan Antlaşması'na göre Türkiye'nin toprağı sayılmıştır. Günümüzde Kutalmışoğlu Süleyman Şah'ın mezarının yanında bulunan türbesinde Türk askeri nöbet tutmaktadır.
21 Şubat 2015 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından Suriye'deki iç savaş öne sürülerek gerçekleştirilen operasyon neticesinde türbe geçici süreliğine Türkiye sınırına 180 metre mesafedeki Eşme köyüne taşınmıştır.